Sancaktepe Mutlu Son Masaj Esra Hanım

Sancaktepe Mutlu Son

Sancaktepe Mutlu Son Telefonları dinleniyormuşçasına telefonla konuşurken hep gerilirdi. “istersen dışarıda buluşalım, birazcık gerilmiş gibisin.” “Benim öyle yerleri sevmediğimi biliyorsun. Gerginlik sebebim ise başka. Bana ulaştığında gerginlik falan kalmayacak. Hem bence sen dün yeterince gezdin. Hadi gel, seni öyle mutlu edeceğim ki…” Fuat resmen kırılgan yerinden vurmuştu Mine’yi. “Tamam, geliyorum. Aslına bakarsan biz de birbirimizi çok özledik.” “Oyuncaklarını da getir o vakit.

Öpüyorum canım, çok özledim seni,” diye telefonu kapatırken Fuat Mine’nin onu iyi mi uçuracağı hayallerine dalmıştı bile. Fakat aksilik o ki Mine bahsetmiş olduğu oyuncakları yanına almamıştı. Öyle bir günü düşleyip, kokluyordu o silikondan minik oyuncağı ve buluşma saatinin bir an önce gelmesini istiyordu. Bunu düşündükçe ve kokladıkça kasıklarında bir hareketlenme, bir ısınma fark etti. 3 Büyükçe bir salonda tek başına bir süre Boğazca’dan geçen gemileri seyretti Fuat elindeki telefonu bırakmadan. İhtimal ki, uzak diyarlara giden bir gemiye Mine ile binip hayatında hayalini bile kurmaya çekindiği şeyleri yapmak istiyordu. Sabahın yedisinde demlediği çay neredeyse bitmişti.

Sancaktepe Mutlu Son

Sancaktepe Mutlu Son Kurumuş çay yapraklarının üzerine biraz soğuk su koyup o tatsız, bulaşık suyu şeklinde karışımdan bir iki yudum aldı. Esasen güç bela demlemişti çayı. Böyle şeyler için pek takati yoktu, özen de göstermezdi. Ayağında burnu delinmiş bir çorap vardı iki gündür, akşam sevgilisiyle buluşacağı süre değiştirecekti onları. Büyük olasılık sevgilisi gece onda kalacağı için gece ve gündüz şımartılacağını düşünüyordu. Kendisi bunu istemiyormuş gibi yapmayı çok severdi. Sevgilisi kahvaltı hazırladığında mutlu olurdu ama hep en başta istemez ve kırk türlü laf ederdi.

O gelmeden zeminini bitirmeyi istediği bir ikona vardı. Kendi kendine kurduğu iş disiplinini bozmak istemiyordu. Karşısındaki hayatında tanıdığı en harika hanım olmasına rağmen ondan ve kendinden hep daha fazlasını istiyordu. Aslına bakarsak tam olarak ne istediğini kendisi de bilmiyordu. Tereddütleri onu çoğu vakit bambaşka bir insan yapardı. Kendisinin bile adını koyamadığı bir ideal izini sürmekteydi. Mine’nin sınırlarını zorlardı. Çocukluğunda anası tarafınca korkutularak ve sınırları zorlanarak büyütülmüştü. Devamlı kız kardeşiyle rekabete sokulduğu için eksik bir şeylerin arayışındaydı hep.